Psikolojide, akış, aynı zamanda alan (the zone) olarak da bilinmekte, bir etkinliği gerçekleştiriyor olan kişinin enerjik bir şekilde odaklandığını, tamamen dahil olduğunu ve etkinlik süresince keyif aldığını hissederek kendini tamamen etkinliğe verdiği zamanki zihinsel durumdur. Özünde, akış kişinin yapıyor olduğu şeye tamamen dikkatini vermesi ile karakterize olur. Binlerce yıldır başka biçimlerde, özellikle doğulu dinlerde var olmasına rağmen Mihaly Csikszentmihalyi tarafından isimlendirilen kavramdan birçok alanda söz edilmektedir . Akışı gerçekleştirmekten genellikle alanın içinde olmak (being in the zone) olarak söz edilmektedir.
Mihaly Csikszentmihalyi |
Csikszentmihályi’ye göre, akış tamamen bir noktada toplanmış motivasyondur. Kararlı bir biçimde kendini vermedir ve belki de duyguları, uygulama ve öğrenmenin hizmetinde kullanmada en üst düzey bir deneyimi temsil etmektedir. Akışta, duygular yalnızca göreve eşlik etmekte ve yönlendirilmekte değil; olumlu, harekete geçirilmiş ve görevle bir bütün halindedir. Akış etkinlik dışında başka hiçbir şeyden -kişinin kendi ve duyguları da dahil olmak üzere- etkilenmeyerek etkinliğe yoğun bir şekilde odaklanma olarak tanımlansa da, akışın özü, bir görevi gerçekleştiriyorken kendiliğinden bir sevinç hissi, hatta kendinden geçme hissetmektir.
Her an için, bir bireyin erişebileceği çok fazla bilgi mevcuttur. Psikologlar bir bireyin belli bir zamanda ancak belli bir bilgi miktarına dikkatini yönlendirebileceğini ifade etmektedir. Csikszentmihályi’nin 2004 TED konuşmasında göre, bu sayı yaklaşık “saniyede 110 bit bilgi”dir. Bu, kulağa çok fazla bilgi miktarı gibi gelmektedir ancak basit günlük görevler hatrı sayılır miktarda bilgi içermektedir. Yalnızca konuşmayı çözmek bile saniyede yaklaşık 60 bit bilgiye karşılık gelmektedir. Bu nedenle kişi konuşurken başka şeylere pek dikkat edememektedir. Genellikle (açlık ve acı gibi doğuştan gelen temel bedensel hisler haricinde) insanlar dikkatini neye yönlendirmek istediğini seçebilir. Ancak, kişi akış durumu içersindeyken, bilinçli bir şekilde öyle yapmaya karar vermese bile yalnızca tek bir göreve kendini vermiştir ve diğer bütün şeylerin farkındalığı kaybetmiştir: zaman, diğer insanlar, dikkat dağıtıcılar ve hatta temel bedensel ihtiyaçlar gibi. Bu, akış durumu içersindeki kişi tüm dikkati elindeki göreve odakladığından başka şeylere ayrılabilecek dikkat kalmadığı içindir.
Merak edenler için Csikszentmihályi’nin 2004 TED konuşması, Türkçe Altyazı mevcut:
Akışın içinde kalmanın bazı zorlukları ilgisizlik, sıkılmak ve kaygıdır. Ilgisiz bir durumda olmak, zorluklar az ve bireyin becerileri de az olduğu zaman eldeki görev için genel bir ilgi eksikliği ile karakterize olur. Sıkılma, zorluklar az, ancak bireyin becerileri zorlukların çok daha üstünde olup, birey daha fazla zorluk aradığı zaman ortaya çıkmaktadır. Son olarak, kaygı durumu, zorluklar bireyin algıladığı beceri seviyesini geçecek ve endişe ve tedirginliğe yol açacak kadar çok yüksek olduğu zaman ortaya çıkmaktadır. Akış, zorluklar bireyin beceri seviyesi ile örtüştüğü zaman ortaya çıktığı için sözü edilen durumlar akış durumu içersinde olmaktan farklılaşmaktadır. Csikszentmihályi “Eğer zorlayıcılar çok azsa, birey zorlukları artırarak akış durumuna geri döner. Eğer zorluklar çok fazlaysa birey yeni beceriler edinerek akış durumuna geri dönebilir” demiştir.
Bir spor performansı sırasında alanda olmak (being in the zone) Csikszentmihályi’nin akış deneyimi tanımıyla örtüşmektedir ve alanda olma teorileri ve uygulamalarının atletik performansla ilişkisi spor psikolojisi alanında çalışılan konulardır. Roy Palmer, bilinçli ve bilinçsiz refleks işlevlerinin entegrasyonu koordinasyonu geliştireceği için “alanda olmanın” hareket örüntülerini etkileyecebileceğini öne sürmüştür. Birçok sporcu en iyi performanslarını sergilerken performanslarının çaba gösterilmeyen doğasından söz etmiştir.
Saenchai Görsel:muay-thai-guy.com |
Bu kadar tanımın sonunda Youtube’da rastladığım Mindmash adlı kanalın hazırlamış olduğu , konuda bahsi geçen Akış Alanına giren dövüşçülerin nasıl odaklandıklarını, zamanlama, hız ve tekniklerini izledikçe tüm bu tanımlar aklınıza yerleşecek. Listede Saenchai, Fedor Emelianenko, Vasyl Lomachenko, Conor McGregor gibi isimler var. Bu videoda yer almamış olsa da Somrak Khamsing, Samart Payakaroon, Namsaknoi gibi Muay Femur stili dövüşen efsaneler izlendiğinde onlarında odaklanma ve motivasyon becerilerini fark edeceksiniz.
Bruce Lee videonun sonunda meşur sözünü söylüyor ve konuya cuk oturuyor. “Dövüşmek için bir plan yapma! Bu dişlerini kaybetmen için iyi bir yol olur. Eğer hatırlamaya çalışırsan kaybedersin. Zihnini boşalt. Su gibi formsuz, şekilsiz ol. Suyu bir bardağa doldurursan, su bardak olur. Onu çay demliğine doldur, o zaman su demlik olur. Su akar ya da çarpar. Su gibi ol dostum.” İyi seyirler.